Ayfer Tunç'un Türkiye'deki ve Dünyadaki Yeri
Ne zaman kötü bir metin okusam dönüp Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi’nden ya da Ayfer Tunç’la Karanlıkta Kelimeler’den rastgele birkaç sayfa okurum. Ayfer Tunç’un “Sabun Etkisi” dediği ve şiir için kullandığı bir benzetme var, “Şiir sabun gibidir,” der “insana yazma isteği verir. Yazmaya oturmadan önce mutlaka şiir okurum.” Yazmayla bir işim olmadığı için bu benzetmeyi kendime okuma üzerinden uyguluyorum. Ne zaman kötü metinler tarafından okumaya küstürülsem iştahımın geri gelmesi için bu iki kitaptan rastgele sayfalar seçip iştahımı köpürtmesi için okuyorum
Ayfer Tunç Türk Edebiyatı’nda en
sevdiğim yazarlardan biri, hatta belki birincisi. Türkiye’de iyi bir okuyucu
kitlesi oluştu ama bana göre hâlâ çok azız.
Daha doğru ifade etmek gerekirse Ayfer Tunç daha iyisini hak ediyor.
Türk Edebiyatı’nın özellikle Batı’daki
durumu çok kötü. Birkaç istisna dışında temel dillere çevrilen yazarımız yok.
Bunun suçlusu biz miyiz yoksa Batı’nın kafasındaki Doğu imajı mı tartışılır. Ben
bizim edebiyatımızın dünyada durduğu noktadan çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Açıkçası dünyanın en iyi edebiyatı değiliz ama şu an bulunduğumuz konuma ait
hiç değiliz.
Son yıllarda Orhan Pamuk’un Nobel alması
ve Teda çeviri destek projelerinin bir şeyleri değiştireceği söylendi ama tablo
2020 yılı itibariyle sadece biraz daha iyi. Orhan Pamuk yurtdışında modern Türk
Edebiyatı’nın en önemli temsilcisi durumunda, çok okunuyor çok tartışılıyor ve
galiba çok da seviliyor. (Üşenmezsem bu konuda da vızıldayacağım) Devamında
Elif Şafak geliyor sanırım ama onu Türk Edebiyatı’na ne kadar dahil
edebileceğimiz tartışmalı. Ben hepi topu bir avuç yazarımız çevrildiği için
Elif Şafak’ı direkt dışlamayı doğru bulmuyorum.
Ayfer Tunç’a geri dönersek, birkaç gün
önce Deliler Evi’ni tekrar okudum. Aslında bu sene İngilizce çevirisini okuyacaktım
ama çeviri yayımlandığı sırada pandemi başladı ve ben bu yazıyı yazarken hâlâ devam ettiği için mümkün olmadı. Ben de
Türkçesini tekrar okudum. Bu başyapıtın İngilizce’ye çevrilmesine çok sevindim
ve Ayfer Tunç’un diğer dillerdeki durumunu araştırmaya başladım. Karşılaştığım manzara
beni üzdü. Türkiye’de sevilen ve okunan bir yazarın dünyada bu kadar yok
sayılmasına sinirlendim. Sonra da madem ben sinirlendim herkes sinirlenmeli
dedim ve bu yazıyı yazdım.
Ayfer Tunç’un çevirileri için yazarın ajansı Kalem Ajans’ın internet sitesini ve Türkiye’de son yıllarda çok kullanılan Goodreads uygulamasını kullandım. Ayfer Tunç’un kitapları Goodreads’de Türkçe dışındaki dillerde çok okunmamış. Bu nedenle diğer dillerde sevilip sevilmediğiyle ilgili keskin yorumlar yapmaktan kaçındım. Kitapların yayımlandıkları ülkelerde Goodreads kullanım oranını da bilemediğim için bu yazı daha çok Ayfer Tunç’un Türkiye’deki durumu ve çevrildiği dillerle sınırlı kaldı.
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey Hadisesi’nin ilginç bir yolculuğu var. 2000 yılında şu an Kırmızı Azap kitabının içinde bulunan öykülerle birlikte yayımlandı. 2006 yılında ise 88 sayfalık bir novella olarak basıldı. Aziz Bey Hadisesi türün okuyucu gözündeki etkisini anlayabilmek için güzel bir örnek. 176 sayfalık bir öykü kitabı etiketiyle basıldığında altı senede üç baskı yapmış. Novella olarak ayrı basıldıktan sonra bu yazının yazıldığı tarih itibariyle kitap on beşinci baskıda. Ayrılan öykülerin oluşturduğu Kırmızı Azap ise beş senede beş baskı yapmış.
Aziz Bey Hadisesi’nin diğer dillerdeki
yolculuğuna bakalım. Bu küçük ama çok etkili kitap on üç dünya diline çevrilmiş,
İngilizce, Arapça, Arnavutça, İsveççe, Azerice, Boşnakça, Hintçe, Makedonca, Romence,
Farsça, İtalyanca, Tamilce, Marathi (Bir Hint diliymiş.) Türk Edebiyatı’nın
dünyadaki durumuna bakınca fena gözükmüyor. Balkan dilleri Türkçe’nin kısıtlı
etki alanlarından biri zaten. İngilizceye Stephanie Ateş tarafından çevrilmiş
ve Istros Books tarafından yayımlanmış. Istros Books İngiltere’de kurulmuş
özellikle Balkan coğrafyasından kitaplar yayımlayan küçük, bağımsız bir
yayınevi. Ayfer Tunç’un Türkiye dışında anlaşılmasının imkansız olmasından
dolayı herhangi bir Batı diline çevrilmesine olanak dahi vermediğim başyapıtı
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi’ni de yakın zamanda
yayımladılar. Gönül isterdi ki Ayfer Tunç gibi usta bir yazarı Penguin,
Faber&Faber, New Directions ya da Bloomsbury gibi büyük yayımcılar yayımlasın ama
İngilizce’ye çevrilme durumumuzu düşününce Istros Books’a da en azından bir
adımdır diyebiliyorum.
Goodreads verilerine bakalım. Aziz Bey Hadisesi’nin eski ve
yeni kapağını toplam 872 kişi değerlendirmiş, ortalaması 4.26. Türkçe yazılmış
eserler için çok iyi bir ortalama. İngilizce çevrisini on bir kişi
değerlendirmiş, ortalama 3.81. Ne çok yüksek bir ortalama ne de çok düşük. Ancak
on bir kişinin değerlendirmiş olması herhangi bir çıkarım yapmamızı imkansız
kılıyor. Ancak diğer dillerdeki durumu hiç iç açıcı değil. Arapça baskısını yalnızca bir kişi değerlendirmiş
ve dört vermiş. Farsça baskısını iki kişi değerlendirmiş, ortalama 2.5. Tamil
dilinde yine iki kişi değerlendirmiş, ortalaması BEŞ. Boşnakçasını iki kişi
değerlendirmiş, ortalaması 3,5. Maalesef geriye kalan sekiz dildeki baskılarına
herhangi bir değerlendirme yapılmamış. Tablo üzücü.
Aziz Bey Hadisesi'nin Arapça Baskısı |
Yeşil Peri Gecesi
Ayfer Tunç’un Kapak Kızı’nın bir
anlamda devamı olarak yazdığı Yeşil Peri Gecesi 2010 yılında yayımlandı. Popüler
kültürü, popüler kültürün dilini ve aygıtlarını kullanarak sert bir şekilde
eleştiren bu roman on yıl içinde sonuncusu Ocak 2020’de olmak üzere on üç baskı
yaptı. Türkiye’de en çok okunan ve sevilen Ayfer Tunç kitaplarından olduğunu
rahatça söyleyebiliriz. Peki bu romanın diğer dillerdeki yolculuğu ne durumda?
Yeşil Peri Gecesi dünyada on iki dile
çevrilmiş. Fransızca, İtalyanca, Çince, Bulgarca, Azerice, Arapça, Boşnakça,
Marati, Hırvatça, Makedonca, Sırpça ve Slovence. Diller arasında İngilizcenin
olmaması hemen dikkat çekiyor. Türkiye’nin 2014 Pekin Uluslararası Kitap Fuarı’nda
onur konuğu olması Çinceye çevrilmesine vesile oldu diye düşünüyorum.
Romanın Goodreads verilerine bakalım. Eski ve yeni kapaklarının verilerini birleştirirsek Yeşil Peri Gecesi’ni Türkçede 961 kullanıcının değerlendirdiğini görüyoruz. Ortalaması 4.24 ki Goodreads’in Türkçe eserleri arasında çok iyi bir ortalamaya sahip. Aziz Bey Hadisesi’nde olduğu gibi Yeşil Peri Gecesi’nin de diğer dillerdeki durumu parlak değil. Arapça çevirisini sekiz kişi değerlendirmiş, ortalama dört. Hırvatça çevirisini on bir kişi değerlendirmiş ortalama 4.09. Sırpça çevirisini on üç kişi değerlendirmiş ortalaması 4.1. Bulgarcasını ve Azericesini üçer kişi değerlendirmiş ikisinin de ortalaması dört. Slovence ve Fransızca çevirilerini ise birer kişi değerlendirmiş, puanlar sırasıyla dört ve beş.
Aziz Bey Hadisesi’nin çevrilmemesini anlayabiliyorum. Eser çok melankolik, herkese hitap eden bir tarzı yok, Türk bir yazarın yüz sayfa bile etmeyen novellasını kim neden okusun vs. sebepleri çoğaltabiliriz. Yeşil Peri Gecesi’nin çevrilmemesini ise anlayamıyorum. Roman Ayfer Tunç külliyatı içerisinde en global eser. Popüler kültür etkisinde yazıldığı için okunması çok kolay, tam bir “Page turner”. Ayfer Tunç’un bütün eserleri Batı dillerine çevrilse ve Batılı bir okuyucu bana Ayfer Tunç okumaya nereden başlamalıyım diye sorsa önereceğim ilk kitap Yeşil Peri Gecesi olurdu.
Bir Deliler Evinin Yalan
Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Geldik Ayfer Tunç’un magnum opus’una.
Gerçi Tunç’un başyapıtı değil başyapıtları olduğuna inanıyorum. Benim için Aziz
Bey Hadisesi’ni, Dünya Ağrısı’nı ve Deliler Evi’ni birbirinden ayırmak imkansız.
Okuduğum ya da üzerine düşündüğüm zamandaki ruh halime göre hangisinin magnum opus
olduğu değişiyor.
Deliler Evi’ni Türk Edebiyatı’nın
21. Yüzyıldaki en önemli eserleri listelerinde görmeye alışığız. Ancak ben bunu
bir adım ileri taşımak istiyorum. Deliler Evi sadece yirmi birinci yüzyılın
değil Türk Edebiyatı’nın gelmiş geçmiş en iyi romanlarından biridir. Roman
Türkiye’de seviliyor ve fena da okunmuyor. 2009 yılında yayımlanan roman Ocak
2020 itibariyle yirmi birinci baskıda. Türkiye şartlarında gayet iyi.
Deliler Evi beş yüz sayfa
süren üç yüzden fazla kişiden bahsedilen bunların yüzden fazlasının hikayesi az
ya da çok anlatılan bir Türkiye metaforu. Osmanlı’dan günümüze kadar geçen
süreçteki hemen her önemli toplumsal olaya değinen, neşteri kendi toplumuna vurmaktan
asla çekinmeyen bir roman. Bu nedenle evrenselden çok yerele hitap eden hatta
belki de yerele hitap etmeyi seçen bir roman. Deliler Evi dünyadaki bütün
dillere çevrilse de buralı bir insan dışında kimsenin tam olarak
anlayamayacağını düşünüyorum. Açıkçası romanın İngilizceye çevrildiğini duyunca
önce çok sevindim sonrasında da şaşırdım.
Deliler Evi İngilizce,
Bulgarca, Hırvatça ve Macarca olmak üzere toplam dört dile çevrildi. İngilizceye
Feyza Howell tarafından çevrildi ve covid-19 salgınından hemen önce yayımlandı.
Hatta Ayfer Tunç kitabının tanıtımı için Londra’da düzenlenen bir etkinliğe
katıldı. Umarım birileri bu etkinliği kaydetmiştir de bizler de youtube sayesinde
geç de olsa faydalanırız.
Romanın Goodreads verilerine bakalım. Eski ve yeni kapaklı versiyonlarının verilerini birleştirdiğimizde romanın Türkçesinin 1285 kişi tarafından değerlendirildiğini görüyoruz. Ortalama 4.43. Değerlendirme sayısına göre çok ama çok iyi bir ortalama. Diğer dillerdeki durum maalesef değişmiyor. Romanın İngilizcesini ve Bulgarcasını dörder kişi değerlendirmiş, ortalama sırasıyla 4.75 ve 4.25. Hırvatçası yedi kişi tarafından değerlendirilmiş ve ortalaması 4.29. Macarca çevirisi Goodreads’e girilmemiş bile.
Çevrilmemiş eserlerin durumu
Dünya Ağrısı
Dünya Ağrısı 2014 yılında tam da Can
Yayınları’nın klasik beyaz kapaklarını terk ettiği dönemde yayımlandı. Hatta hafızam
beni yanıltmıyorsa Dünya Ağrısı bu değişimin ilk ürünü. Roman Nisan 2020
itibariyle sekizinci baskıda. Goodreads’de 795 kişi
tarafından değerlendirilmiş 4.05 ortalamaya sahip. Ayfer Tunç romanları içerisinde
okunması en zor olanın Dünya Ağrısı olduğunu düşünüyorum. Deliler Evi’ni bile okumak
daha kolay. Bunun nedeni romanın atmosferinin boğuculuğu ve romanın adının da
imlediği dünya ağrısının her sayfada hissedilmesi. Bu anlamda çok başarılı bir
roman. Bence özellikle Orta ve Doğu Avrupa dillerine çevrilmeli. Oralarda çok
iyi karşılanacağını düşünüyorum.
Suzan Defter
Suzan Defter’in hikayesi de Aziz Bey
Hadisesi ile aynı. Önce Taş-Kağıt-Makas içinde uzun öykü olarak yayımlanıyor
daha sonra ayrılıyor. Ayfer Tunç Suzan Defter’i edebiyatta tür önyargısı konusunda
sıklıkla örnek verir. Bir söyleşisinde öykü Taş-Kağıt-Makas’ın içerisindeyken kimsenin
okumadığını tek olarak basıldıktan sonra bir ayda üç baskı yaptığını söylemişti.
Şu an ise sonuncusu Nisan 2020 olmak üzere on sekizinci baskıda. Romanı Goodreads’de
846 kişi değerlendirmiş, ortalaması 4.3. Son zamanlarda en çok satan (ve
yayınevine en çok hatalı basım diye iade edilen) Ayfer Tunç kitabı.
Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura
Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura Ayfer
Tunç’un artık Türkiye’de iyiden iyiye tanınıp okunduğu 2018 yılında yayımlandı.
Roman bir önceki romanın ilk baskısını ikiye katlayarak kırk bin basıldı ve bu
bilgi kapağa basılmayarak nefis bir iş yapıldı. Roman Ayfer Tunç’un açık ara en
kötü metni. Dikkat ederseniz romanı ya da öyküsü demiyorum metni diyorum. Şu
ana kadar Ayfer Tunç’un yazdığı her şeyden daha kötü bir metin. Hatta Tunç’un Yücel
Balku anısına yazdığı isteksiz ve biraz ruhsuz yazıdan bile daha kötü. Sessizce
yokmuş gibi davranmayı tercih ediyorum. Goodreads’de 562 kişi değerlendirmiş,
ortalama 4.19. Valla çok bile.
Kapak Kızı
Ayfer Tunç’un ilk romanı. 1990 yılında
Simavi Yayınları tarafından basıldıktan sonra yazarın kendisi tarafından edite
edilip tekrar yayımlandı. Yeşil Peri Gecesi’nin öncülü. Hatta bu sene aldığımız
bir habere göre Ayfer Tunç üçlemenin son halkasını yazıyormuş. Goodreads’de 442
kişi tarafından değerlendirilmiş 3.82 ortalaması var.
Evvelotel - Saklı
Ayfer Tunç, ona 1989’da Yunus Nadi Öykü
Armağanı’nı getiren Saklı’yı
üzerinden on yedi yıl geçtikten sonra Evvelotel’e
dahil etti. Aralık 2019 itibariyle yedinci baskıda. Goodreads’de 191 kişi tarafından değerlendirilmiş ortalaması
3.87.
Kırmızı Azap
Ayfer Tunç’un daha önce Aziz Bey Hadisesi ve Taş-Kâğıt-Makas kitapları içinde yer alan kısa öykülerinin birleştirilmesiyle oluşturulup 2014 yılında yayımlanmış bir kitap. Kasım 2019’da beşinci baskısını yapmış. Goodreads’de 122 kişi değerlendirmiş 4.06 ortalaması var.
Mağara Arkadaşları
Ayfer Tunç’un 1996’da
yayımlanan öykü kitabı. Ocak 2020’de beşinci baskısını yapmış. Goodreads’de 130 kişi tarafından değerlendirilmiş
3.82 ortalaması var.
Peki bu sayılar bize ne söylüyor?
- Ayfer Tunç Türkiye’de okunuyor ve seviliyor. Son romanı Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura’nın ilk baskısı kırk bindi. Bir önceki romanı Dünya Ağrısı’nın ise yirmi bin. Dünya Ağrısı 2014 yazında Can Yayınları’nın meşhur 5₺ kampanyasında yer almıştı ki bence yirmi bin basılmasının nedeni bu kampanyaya girmesinin istenmesiydi. Keza Aşıklar Delidir de yayımlandığı 2018 yazında aynı kampanyada yer aldı. Romanların 5₺ kampanyasına girmesi Ayfer Tunç’u kitapları elde kaldığı için eritilmek istenen bir yazar yapmadı aksine Ayfer Tunç’u çok sayıda insanla tanıştırarak onu bir “longseller” haline getirdi. Bunu da şuradan anlıyoruz. Dünya Ağrısı’nın yirmi binlik baskısı kampanya sonrasında neredeyse tükendi. Bugün ise her biri iki bin adet olmak üzere yedi baskı daha yapmış durumda. Aşıklar Delidir’ gelirsek kırk binlik ilk baskısı ve sürenin kısa olması sebebiyle elimizde böyle bir veri yok. Eğer en geç iki sene içinde ikinci, üçüncü baskıları yaparsa tezim kanıtlanmış olur.
- Ayfer Tunç temel Balkan ve Ortadoğu dillerine çevriliyor. Ancak bu coğrafyalardaki Goodreads kullanım oranını bilmediğimizden eserlerin bu dillerde sevilip sevilmediği hakkında çıkarım yapamıyoruz. Bu dillerdeki Goodreads değerlendirmeleri en fazla on bir adet olduğu için seviliyor/sevilmiyor ya da okunuyor/okunmuyor gibi yorumlar yapmak istemiyorum. Sadece Ayfer Tunç’tan dinlediğim bir anekdotu paylaşmak istiyorum. Tunç bir söyleşisinde Arnavutçaya çevrilen Aziz Bey Hadisesi’nin arkasında 3000 adet basıldığını gösteren bir ibare bulunduğundan bahsetmişti. Nüfusu üç milyondan az olan Arnavutluk’taki bu baskı adedinden utanmamız gerektiğini Ayfer Tunç söylemedi ama ben söylüyorum.
- Ayfer Tunç’un yurtdışında daha iyi yayınevleriyle çalışması gerekiyor. Bir Türk yazarın özellikle Batı’da tanınmasının hatta tanınmasını geçtim çevrilmesinin bile ne kadar zor olduğunu biliyorum. 2020 yılında hâlâ Batı’nın görmek istediği Doğulu yazar profilini ve Ayfer Tunç’un şükür ki bu profile uymadığını da biliyorum ama Ayfer Tunç’un tüm dünyada okunmasını istiyorum. Bunu milliyetçi bir hezeyanla ya da kişisel bir çıkar uğruna söylemiyorum. Ayfer Tunç’un (ve Türkçe yazan başka birçok yazarın) bunu hak ettiğini düşünüyorum. Hatta bundan eminim. Şu anki durumun suçlusu yok, eksik ya da hatalı yapılan bir şey yok. Benimki sadece bir temenni.
- Tüm kitap kapaklarının değişmesi gerekiyor. Yurtiçi ve yurtdışında yayımlanan tüm kitap kapaklarına baktım ve bir tane bile güzel kapak bulamadım. Özellikle yurtdışındaki kapaklar kötünün ötesinde. Türkiye’de ise Dünya Ağrısı’nın, Deliler Evi’nin ve Suzan Defter’in kapaklarını fena değil olarak değerlendirebiliriz. Diğerleri fecaat.
Son olarak şunu eklemek istiyorum. Evet Ayfer Tunç kısır edebiyat
ortamımızda iyi okunuyor olabilir ama benim için Türkçe okuyabilen herkes Ayfer
Tunç okumadığı sürece Ayfer Tunç az okunan bir yazardır.
Oldukça güzel bir yazı olmuş, eline sağlık Cenk. Deliler Evi'nin İngilizce çevirisinin yayınlanmasının ardından Ayfer Tunç, çevirmen Feyza Howell ve yayıncı Susan Curtis kısa bir sohbet gerçekleştirmişler, buradan dinlemek mümkün: https://omny.fm/shows/trafika-europe-radio/ayfer-tun-the-highly-unreliable-account-of-the-his
YanıtlaSil