Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Görünmez Kentler

Resim
Kitabı bitirir bitirmez dönüp tekrar okumaya başladım. İlk seferde anlaşılacak bir kitap değil, ya da ben tek seferde anlayabilecek birikime sahip değilim. Kitabın; anlatım biçimlerini kurcalamayı seven, şahsen hayran olduğum Orhan Pamuk gibi yazarlar üzerindeki etkisini bilmem kitabı anlama çabamdaki en büyük etken oldu. Ben kitabı kendimce bir “Lego roman” olarak görüyorum. Kitap Calvino’nun olası tüm ihtimalleri içeren sonsuz bir labirent tasarımı. Bu da aklıma Borges’in Yolları Çatallanan Bahçe öyküsünü ve Charlie Kaufman’ın Synecdoche New York filmini getiriyor. Romanın çok katmanlı bir yapısı var. En kolay anlaşılan, belki de kurgunun temelini oluşturan bölümler Marco Polo ile Kubilay Han arasında geçen diyaloglar. Belki diyorum çünkü bu bölümde birbiriyle konuşan karakterler bile kendi varlıklarından emin değil. Olay akışının öne çıktığı bir kitap değil Görünmez Kentler. Ancak bir olay akışından söz etmenin mümkün olabileceği tek yer, Marco Polo ile Kubilay Han arasındaki diyalo