Basitin Şaheseri


Basit bir romanı ‘mutlaka okunmalı’ yapan nedir. Türkiye’nin insana kendinden başka hiçbir şeyle meşgul olma imkanı vermeyen gündemi mi. İyi bir okur olma yolunda ilerlerken yapılan küçük kaçamaklar mı. Yoksa challenge tamamlamak mı. Binleri bire indirgemeye çalışan her önermede olduğu gibi bunun da tek bir cevabı yok. Ama her şeyden önce basiti biraz açmamız gerek.

David Diop’un Gece Tüm Kanlar Karadır’ı basit bir metin. Çok yakın iki arkadaşın topraklarını sömüren Fransa'dan vatandaşlık alabilmek için Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı savaşmalarını anlatıyor. Afrikalıların perspektifinden yazılmış bir sömürgecilik eleştirisi. Basit ve güzel ama daha önce görülmemiş değil. Çağın faydalı mı yoksa zararlı mı olduğuna hala karar veremediğim gerçekliğine uygun şekilde ortalama 5-6 sayfalık bölümlerden oluşan 118 sayfalık bir roman. Toplu taşımada ya da küçük telefon kontrolü molalarıyla okumaya oldukça elverişli. Zaman zaman tekrara düşse de dili oldukça basit. (Bazıları şiirsel bir anlatımı olduğunu ileri sürebilir ama bunu diyenlere bir anlatıda sıklıkla devrik cümle kullanmanın şiirsel dille uzaktan yakından alakası olmadığını hatırlatmak isterim) İnsanın günlerce aklından çıkmayan bir alegori yok. Metaforlar bile olabilecek en bayat şekilde. Afrikalı askerler “çikolata”, Alman askerler ise “mavi gözlüler” olarak adlandırılmış. Siperler “dev bir kadının cinsel organının aralık iki dudağı”na benzetilmiş.

Tablonun iç açıcı olmadığının farkındayım ama Gece Tüm Kanlar Karadır mutlaka okunması gereken bir roman. Çünkü basit olması gereken ve bu basitliğinden güç alan çok dengeli bir anlatı. Karşınızda psikolojisiyle ya da çıkmazlarıyla unutulmaz bir karakter yok ama yazarın derdi zaten ‘unutulacak’ bir karakter yaratmak. Metin boyunca aslında Alfa Ndiaye’nin yaşadıklarını değil, Fransa’nın Afrika’daki sömürgelerinden gelip Birinci Dünya Savaşı’nda görev yapan herhangi bir Afrikalı askerin yaşadıklarını okuyoruz. Dili hiç eğitim görmemiş bir Afrikalının kullanacağı basitlikte. Alfa Ndiaye siperleri bir şeye benzetmek isterse bu zaten “dev bir kadının cinsel organının aralık iki dudağı”ndan başka bir şey olamaz çünkü anlatıcının zihni ve birikimi bu. Almanlara tabii ki “mavi gözlüler” diyecek çünkü Almanlara dair bilgisi bu kadar. Kendisi gibi Afrikalı askerlere “çikolata” diyecek çünkü kendileri hakkındaki fikirleri bile Fransızların etkisinde.

Siperleriyle, cepheleriyle, havan toplarıyla Gece Tüm Kanlar Karadır bir tarihi roman ama dönemin atmosferini oluşturmak amacıyla bizi gereksiz detaylara boğan bir metin değil. Karakterlerin, dönemlerin, ülkelerin, milletlerin hepsi sadece bir araç. Amaç ise çok basit. Ezeni ezilenin perspektifinden anlatmak. Yazar basit olmanın zorluğunun farkında ama metnin perspektifinin basiti şart koştuğunu bir an bile unutmuyor. Bize bir cümlede bile konuşanın Alfa Ndiaye değil de David Diop olduğunu düşündürtmüyor. Yazar metni için susmayı, süslememeyi, miş gibi yapmayı göze alıyor ve bunun sonucunda ortaya Gece Tüm Kanlar Karadır gibi bir ‘basitin şaheseri’ çıkıyor.

Yorumlar

  1. "Bize bir cümlede bile konuşanın Alfa Ndiaye değil de David Diop olduğunu düşündürtmüyor." sırf bunun için okunur. Teşekkürler emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder